S.Ahmet Arvasi Ölüm Yıldönümünde Yurt Çapında Anılıyor

Türk fikir hayatının öncü isimlerinden S. Ahmet Arvasi, ölüm yıldönümünde çeşitli etkinliklerle anılıyor. Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümünden Prof.Dr. Hasan Seçen, Arvasi hakkında yaptığı açıklamada, Türk Milliyetçiliğini sosyal bilim metodolojisiyle inceleyen ve “Türk-İslam Ülküsü” kavramıyla yeniden temellendiren bir fikir adamı olan Ahmet Arvasi’nin çağdaş Türk düşüncesinin öncü isimlerinden biri olduğunu söyledi.

İhlas Haber Ajansı‘ndan Hüdavendigar Onur‘un konuyla ilgili ayrıntılı haberini aşağıdaki linklerden okuyabilirsiniz:

http://www.haberjet.com/NewsDetail.aspx?NewsID=810236

http://www.turkiyegazetesi.com/haberdetay.aspx?haberid=519198

Bilim Eğitim Ve Etik Dersi Final ve Bütünleme Sınavı

Bilim Eğitim ve Etik” Dersi Final  ve Bütünleme sınavları  tarih ve saatleri  aşağıdadır:

FİNAL :                06.01. 2012, Cuma, Saat: 15.00-17.00

Sınav Salonları: Ziraat Fakültesi, Tarımsal Yapılar ve Sulama Binası  (KM1, KM6, KM8, KM9, Nevzat Şişman), Ziraat Fakültesi, Gıda Mühendisliği Bölümü ( Ahmet Kurt Amfisi). Hangi öğrencinin hangi salonda sınava gireceği, web sayfasında ve sınav günü salonların kapısında ilan edilecektir.

BÜTÜNLEME: 20.01.2012, Cuma, Saat: 15.00-17.00

Sınav Salonu: Ziraat Fakültesi, Gıda Mühendisliği Bölümü ( Ahmet Kurt Amfisi)

(Sınav  tekniği: TEST)

Orta Yolda Olmak

…Kendimiz olmak ile topluluğun bir üyesi olmanın ortası!.. Kendimiz olmak, kendi aklımızla düşünmek, kendi inisiyatifimizle karar vermek, yaptığımız işin sorumluluğuna da kendimiz sahip çıkmak demektir. Bu bir yürekliliktir ve bu yürekliliği gösteremeyenler, ya“biz” kavramına sığınma ucuzculuğuyla veya “sürüden ayrılanı kurt kapar” gibi bahaneler öne sürerek idare-i maslahat etmektedirler. Öbür tarafta ise  “Ben!..”  diye haykıran, toplumun binlerce yıllık tecrübe ve birikimiyle oluşturduğu değerleri ve toplumun ortak aklını hiçe sayan, “ben” diye konuşurken de esasında kendine ait hiçbir söz söylemeyen kibir ve gurur heykelleri vardır. “Ben” ve “Biz” kelimelerini yerinde kullanabildiğimiz, yeri geldiğinde “ben”, yeri geldiğinde “biz” olabildiğimiz zaman işin ortasını bulacağız.

Prof. Dr. Hasan Seçen, bu deneme yazısında “Orta Yol”da nasıl olunabileceğini tartışıyor. Yazıyı okumak için aşağıdaki linki tıklayınız.

http://hasansecen.blogcu.com/orta-yolda-olmak/5599368

Prof. Dr. Hasan Seçen, Nanoteknoloji Kulübünde Konuştu

Mühendislik Fakültesi öğrencilerinin kurduğu Nanoteknoloji Kulubü,  adıyla ses getirecek bir kulüp olacağını, ilk başarılı organizasyonuyla ortaya koydu . Kulübün konferanslar zinciri kapsamında ilk konuşmacı olarak Prof. Dr. Hasan Seçen  davet edildi. 3 Kasım 2011 tarihinde gerçekleştirilen  konferansta, Prof. Seçen “Yaşamımızda Kimya” konulu bir konuşma yaptı. Konuşmasına, Pasteur’ün ” Bilim ve uygulamalı bilim diye iki ayrı bilim yoktur. Bir tek bilim ve onun uygulaması vardır” sözleriyle başlayan  ve kimyanın sağlıktan, inşaat, otomotiv, tarım, ulaşım, elektrik-elektronik ve savunma sanayiine kadar  hayatın her alanı ile ilişkilerini örneklerle dile getiren  Prof. Seçen’in konuşmasını öğretim üyesi ve öğrencilerden yaklaşık yüz kişilik bir grup takip etti.

Zor bulunan iyi fikir

….”Fikirlere adanmış internet siteleri ve bloglar olmasına rağmen bilgi açlığını doyurmak üzere tasarlanan Twitter, Facebook, My Space, Flickr ve benzerlerinde temelde bilgi alış verişi yapılıyor. Ancak buralardaki bilgi pek fikir üreten türden değil. Bu bilgi, bilgi sahibine kendisini iyi bilgilenmiş hissettirmek dışında büyük ölçüde yararsız. Ayrıca bu siteler, geçmişte fikirlerin olgunlaştığı basılı eserlerin yerini alıyor. Bunlar zihni dağıtan türden, düşünceye karşıt gelişmeler. Bir toplumun büyük düşünmeyi bırakmasının olası sonuçları son derece kapsamlı ve yıkıcıdır…”

Neal Gabler’in  New York Times gazetesinde  yayımlanan eleştiri  yazısını okumak için linki TIKLAYINIZ:

http://www.sabah.com.tr/NewYorkTimes/2011/08/22/zor-bulunan-iyi-fikir#

Türkiye’nin Bilim ve Teknolojide Dünyadaki Yeri

Türkiye’de açılan ilk bilim kurumuna “fenler yurdu” anlamına gelen “darülfünun”  ismi verildi. Darülfünun, 1849 ve 1870’deki kısa dönemli açılış-kapanışını takiben 1900’dan itibaren eğitim-öğretim faaliyetlerini -harp yılları da dahil- fasılasız sürdürdü ve 1933 reformuyla da  “üniversite”ye dönüştü. Darülfünun’u  50 yıllık bir serüvenle  faaliyete geçirebilen Türkiye, şimdi 104’ü devlet, 62’si vakıf üniversitesi olmak üzere 166 üniversiteye sahip bir ülkedir.

Son yıllardaki önemli atılımlara rağmen, Türkiye’nin bilim ve teknoloji göstergelerindeki yeri, gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında, gerek milyon kişi başına düşen bilimsel makale yönünden olsun, gerek makalelerinin etki değeri yönünden olsun, gerek GSYİH’den AR-GE’ye ayrılan yüzdelik pay yönünden olsun, gerekse 1000 çalışan başına düşen araştırmacı sayısı yönünden olsun 1/3’lük bir değeri göstermektedir.  Prof. Dr. Hasan Seçen’in güncel  “OECD Main Science and Technology Indicators, 2010/1”, ve “UNESCO Science Report 2010”   gibi önemli dökümanlar ışığında hazırladığı  bu yazısı Türk Yurdu dergisinin Haziran 2011 sayısında yayınlandı. Yazıyı okumak için aşağıdaki dosyayı tıklayınız:

Türkiye’nin Bilim ve Teknolojide Dünyadaki Yeri

Bayburt’ta “Uluslararası Kimya Yılı” etkinlikleri yapıldı

Marie Sklodowska Curie’nin radyum ve polonyum elementlerini keşfinin 100.yıldönümü olması nedeniyle, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca  2011 yılı “Uluslararası Kimya Yılı” olarak kabul edilmiştir. Dünyanın gereksinimlerinin karşılanmasında kimyanın öneminin anlaşılması, gençlerin kimyaya olan ilgilerinin artırılması, kimyanın geleceği için yaratıcı fikirler üretilmesinin teşvik edilmesi ve kimya biliminde kadının rolü ve önemli tarihsel olayların kutlanması “2011 Uluslararası Kimya Yılı” nın temel amaçlarını oluşturmaktadır.

 “2011 Uluslararası Kimya Yılı”  etkinlikleri kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı,  81 ildeki kimya öğretmenlerinin katılımıyla 15 ilde 1 günlük seminerler düzenlemeyi programıştır. Düzenlenecek etkinliklerle popüler kimya konularının kimya öğretmenleri ile öğrencilere sunulması, kimya biliminin insan yaşamındaki rolünün anlaşılması, kamuoyunda kimyanın farkındalığının artırılması, kimya öğretmenlerinin deneyimlerinin paylaşılacağı bir ortamın oluşturulması, ortaöğretim öğrencilerine kimya biliminin tanıtılması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması amaçlanmaktadır.

 30 Mayıs 2011, Pazartesi günü Bayburt’ta yapılan ve yakın illerden   gelen kimya öğretmenleri ile fen lisesi öğrencilerinin  katılımıyla gerçekleştirlen etkinliklerde,  “2011 Uluslararası Kimya Yılı”  ve kimya bilimi çeşitli yönleriyle tanıtıldı. Milli Eğitim Bakanlığı Talime ve Terbiye Kurulu üyesi Dr. Nihal Coşkun’un tanıtım konuşmasıyla başlayan toplantıda Doç. Dr. Mustafa Sözbilir, “Dünyada ve Türkiye’de Kimya Yılı”; Prof. Dr. Hasan Seçen, “Hayatımızda kimya : Kimyanın teknolojik uygulamaları”; Türkiye Kimya Derneği Başkanı Erkan Baykut “Madam Curie’nin çalışmaları” ve “Türkiye Kimya Derneğinin faaliyetleri”; Doç Dr. Murat Taş “Nükleer Enerji Gerekli midir?”; Yrd. Doç. Dr. Saim Topçu da  “Tehlikeli Kimyasallar ve depolanması” konulu birer konuşma yaptılar.

Prof. Dr. Hasan Seçen, Erciyes Üniversitesi’nde “Genç Araştırmacılar için Bilim ve Etik” konulu bir konferans verdi.

Prof. Dr. Hasan Seçen, 5-7 Mayıs 2011 tarihinde Erciyes Üniversitesi tarafından düzenlenen ve fen bilimleri alanında yüksek lisans-doktora eğitiminin sorunlarının ele alındığı “Fen Bilimleri Lisansüstü Eğitimi Sempozyumu“nda  “Genç Araştırmacılar için Bilim ve  Etik” konulu bir konuşma yaptı. Prof. Seçen’in davetli  konuşmacı olarak verdiği bu konferansın slayt sunumunu izlemek  için tıklayınız.

YÜKSEK SAYIDA MAKALELERİN SIRRI

Prof. Dr. Metin Balcı

Prof. Dr. Metin Balcı‘nın 8 Nisan 2011 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Bilim ve Teknoloji ekinde yayınlanan yazısı, Türkiye adresli makalelerin kalite sorununu ele alıyor.   Prof. Balcı, Türkiye adresli kalitesiz yayınların arttığını, doçentlik sınav sisteminin kolaylaştığını örneklerle anlatıyor ve gerek doçentlik başvurusu gerekse doçentlik jürilerine  seçilecek profesörler için  kriterlerin yeniden ele alınmasının zaruretini dile getiriyor. Yazıyı okumak için aşağıdaki linki tıklayınız.

Yüksek Sayıda Makalelerin Sırrı