Türkiye’de açılan ilk bilim kurumuna “fenler yurdu” anlamına gelen “darülfünun” ismi verildi. Darülfünun, 1849 ve 1870’deki kısa dönemli açılış-kapanışını takiben 1900’dan itibaren eğitim-öğretim faaliyetlerini -harp yılları da dahil- fasılasız sürdürdü ve 1933 reformuyla da “üniversite”ye dönüştü. Darülfünun’u 50 yıllık bir serüvenle faaliyete geçirebilen Türkiye, şimdi 104’ü devlet, 62’si vakıf üniversitesi olmak üzere 166 üniversiteye sahip bir ülkedir.
Son yıllardaki önemli atılımlara rağmen, Türkiye’nin bilim ve teknoloji göstergelerindeki yeri, gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında, gerek milyon kişi başına düşen bilimsel makale yönünden olsun, gerek makalelerinin etki değeri yönünden olsun, gerek GSYİH’den AR-GE’ye ayrılan yüzdelik pay yönünden olsun, gerekse 1000 çalışan başına düşen araştırmacı sayısı yönünden olsun 1/3’lük bir değeri göstermektedir. Prof. Dr. Hasan Seçen’in güncel “OECD Main Science and Technology Indicators, 2010/1”, ve “UNESCO Science Report 2010” gibi önemli dökümanlar ışığında hazırladığı bu yazısı Türk Yurdu dergisinin Haziran 2011 sayısında yayınlandı. Yazıyı okumak için aşağıdaki dosyayı tıklayınız: