Cehaletin Panoraması

Görsel Illustration: Gemini Imagen

“….Cehalet yalnızca bilgi eksikliği değildir; kimi zaman görmemek, kimi zaman da görmek istememektir. Bireyi zayıf düşüren, toplumu durduran, medeniyetleri çökerten sessiz bir sızıntıdır. Dahası, cehalet yalnızca okuma yazma bilmeyenlerin değil, kimi zaman en çok da bildiğini sananların zaafıdır.

Prof. Dr. Hasan Seçen’in Cehaletin Panoraması başlıklı blog yazısı, cehaleti tek boyutlu bir kavram olarak ele almak yerine; onu bireysel, toplumsal, tarihsel ve çağdaş boyutlarıyla katman katman çözümleyen bir denemedir. Yazıda, cehaletin sözlük anlamlarından günlük yaşam içindeki görünümlerine; 19. yüzyıl Osmanlı aydınlarının cehaletle mücadelesinden Mehmet Âkif’in ve Mirza Alekber Sabir’in sarsıcı eleştirilerine, Atatürk’ün “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesil idealine kadar uzanan geniş bir perspektifle cehaletin panoraması çizilmektedir.

Her bölüm, bu karmaşık ve çoğu zaman gözden kaçırılan kavramın farklı bir yönünü açığa çıkarıyor. Yazı, cehalet hakkında yalnızca bilgi aktarmayı değil; birlikte düşünmeyi, her satırda küçük de olsa bir farkındalık uyandırmayı hedefliyor.

Hasan Seçen, diğer düşünce yazılarında olduğu gibi, edebiyat ve bilimin verimlerini insanlığın bilgelik birikimi ile kendine özgü üslubuyla harmanlayarak Cehaletin Panoraması’nı kaleme alıyor.

Yazının tamamını okumak için aşağıdaki bağlantıya TIKLAYINIZ:
https://hasansecen.com/cehaletin-panoramasi/

Bir Editörün Zarafeti ve Aytmatov’un Bir Sözü

Görsel: ChatGBT

Bazen küçük bir cümle, insanın zihninde ve yüreğinde derin yankılar bırakır. Bir editör arkadaşımın anlattığı şu olay da öyle oldu.

Bir grup yazar, makalelerini yayınevine göndermiş. Yayınevi, onlardan önerilen dil düzeltmelerini yapmalarını takiben, metni ayrıca ana dili İngilizce olan bir editöre kontrol ettirmelerini de istemiş. Yazarlar talebi yerine getirmiş; metinlerini bir İngiliz editöre yollamışlar ve editörün cevabını da yayınevine sunmuşlar.

Dil editörü, makalede kayda değer bir hata olmadığını, yalnızca metin üzerinde küçük düzeltmeler önerdiğini, bu nedenle bir fatura göndermeyeceğini belirtmiş. Asıl unutulmaz olan ise şu cümlesi olmuş: “Eğer yazarlar, işlemler için bir ödeme yapmayı arzu ederlerse, bu meblağı bir İngiliz olarak Gazze halkına aktaracağım.”

İşte bu zarafet, bu incelik, bu insanlık… Arkadaşım bu satırları okurken gözleri dolmuş. Ben de dinlerken derinden sarsıldım. Çünkü bazen öyle anlar vardır ki; milliyet, dil, din ve ideoloji geriye çekilir; bir sis perdesi gibi dağılır. O anlarda insan, yalnızca “insan” olarak kalır. Ve işte o çıplak hakikat içinde insan olmanın onuru, adam olmanın asaleti parlar.

Bu küçük jest bana bir kez daha şunu düşündürdü: Hayat, bütün acılarına rağmen neden hâlâ yaşamaya değer? Çünkü dünyada hâlâ böylesi güzel insanlar var. Kimi zaman bir dil editörünün satır aralarında, kimi zaman hiç tanımadığımız birinin iyiliğinde karşımıza çıkarlar. Onlar var oldukça, karanlıkların arasından ışık sızmaya devam eder.

Belki de insanın en büyük tesellisi budur: Dünya hâlâ yaşanmaya değer, çünkü hâlâ insan kalabilen insanlar vardır. Fakat onların yükü çok ağırdır. Çünkü 20. yüzyılın büyük edebiyatçısı bilge insan Cengiz Aytmatov’un dediği gibi, “İnsan için en zor olan şey, her gün insan kalmaktır.”

Hasan Seçen

Doç. Dr. Kemal Uzun’dan Tıp Dünyasına Önemli Katkı

Görsel:©ahievrenghh.saglik.gov.tr

Trabzon Üniversitesi Ahi Evren Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Doç. Dr. Kemal Uzun, felç riski taşıyan hastalar için yenilikçi bir ameliyat tekniği geliştirdi. Geleneksel yöntemlerin aksine, “İnterpozisyon Endarterektomi” adını verdiği bu teknik, şah damarındaki hastalıklı bölümün tamamen çıkarılıp yerine yapay veya hastanın kendi damarının yerleştirilmesini içeriyor.

Bu yenilikçi yaklaşım sayesinde, ameliyat sırasında damar katmanlarının ayrılması riski ortadan kalkıyor ve buna bağlı olarak gelişebilecek felç ihtimali büyük ölçüde azalıyor. Doç. Dr. Uzun’un iki yıl içinde 20 hastada başarıyla uyguladığı bu yöntem, uluslararası saygın dergi Annals of Vascular Surgery‘de yayımlanarak tıp literatürüne girdi.
Konuyla ilgili Anadolu Ajansının verdiği haberin ayrıntısını okumak için TIKLAYINIZ.

Bir Bilim Kahramanı: Ord. Prof. Dr. Süreyya Tahsin Aygün (1895-1981)



Cumhuriyet TV‘nin Youtube sayfasında yayımlanan belgesel, Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli bilim insanlarından biri olan Ord. Prof. Dr. Süreyya Tahsin Aygün‘ün (1895-1981) sıra dışı hayatını dile getiriyor. Aygün, sadece bir veteriner hekim değil, aynı zamanda Kurtuluş Savaşı’nda hayvan varlığını korumak için aşılar ve serumlar geliştiren bir kahraman olarak tanınıyor.

Onu diğer bilim insanlarından ayıran en önemli özelliklerinden biri, 1950’lerde henüz dünyada kök hücre terimi yokken bu alanda öncü çalışmalar yapması ve embriyo hücreleriyle hasta organları tedavi etme fikrini ortaya atmasıdır. Ayrıca, 1960’larda sakat doğumlara yol açan “Contergan” (Talidomid) ilacının Türkiye’ye girişini engelleyerek binlerce bebeği korumasıyla da hatırlanıyor.

Belgesel, onun hem mütevazı ve vatansever kişiliğini hem de olağanüstü bilimsel vizyonunu gözler önüne seriyor. Hayatını bilime ve insanlığa adayan Aygün, bıraktığı mirasla bir bilim kahramanı olarak anılmayı sürdürüyor. Belgesel videosunu izlemek için TIKLAYINIZ.

Görsel ©Cumhuriyet TV